ERKEN HABER - Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Kadın Politikaları Başkanı Elif Esen, kadına şiddeti önlemeyi amaçlayan 6284 sayılı kanun üzerine yapılan tartışmaları değerlendirdi.

Yeniden Refah Partisi’nin Cumhur İttifakı’yla 20 milletvekili üzerinden yaptığı pazarlığı kamuoyuna 6284 sayılı kanunun kaldırılması üzerinden pazarlık yapılmış gibi göstermesinin ardından kanun üzerindeki tartışmalar gündemdeki yerini koruyor. 

Sinan Oğan, 100 bin imzaya ulaşarak Cumhurbaşkanı adayı oldu Sinan Oğan, 100 bin imzaya ulaşarak Cumhurbaşkanı adayı oldu

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Esen, 14 Mayıs seçimlerini “kadınların kader seçimi” olarak nitelendirdi.

Elif Esen, “Siyasi rehine olmayı kabul etmeyen, vicdanı hür, aklıselim tüm kadın ve erkekler bu vebalin altında kalmayacak” dedi.

“Fanatik duygularla oy kullanma lüksümüz yok” diyen Esen şu ifadeleri kullandı:

BU ZİHNİYETİN İSLAM ANLAYIŞINDA YERİ YOK

“Kadına yönelik şiddette Türkiye’nin dünya liderliği gibi bir sabıkası varken, kadını şiddetten koruması gereken bir kanuna karşı tutum alan bir iktidar ve Cumhur İttifakı ile karşı karşıyayız. Şiddetten korunması gereken kadın ve çocuk yerine şiddet uygulayan erkeği mağdurmuş gibi göstermeye çabalayan, anlaşılması zor bir zihniyet, bir akıl tutulması bu. Bu zihniyetin evrensel etik ve ahlaki değerlerde de gerçek İslam anlayışında da yeri yoktur. Temel olan yaşam hakkının korunmasıdır.”

"BİR CAN BİLE FEDA EDİLEMEZ"

“20. yüzyılın ilk yarısında dünyada kadınlara seçme ve seçilme özgürlüğü tanıyan bir Türkiye’den 21. yüzyılın ilk yarısında kadınların en fazla şiddete maruz kaldığı bir Türkiye’ye… Nereden nereye… Biz DEVA Partisi olarak kadınların yanında olmaya devam edeceğiz. ‘Bir can bile feda edilemez’ demeye devam edeceğiz. 6284 sayılı kanununun gereğince uygulandığında koruma sağlayabileceğini göstereceğiz.”

"SİYASİ REHİNE OLMAYI KABUL ETMEYEN..."

“Siyasi rehine olmayı kabul etmeyen, vicdanı hür, aklıselim tüm kadın ve erkekler de bu vebalin altında kalmayacak, biliyoruz. Unutmayalım ki bir gün devletin güvenliğine, adaletine sığınmak zorunda kalan kendi kardeşimiz ya da kız çocuğumuz olabilir.

Sorumluluğumuz büyük. Bu seçim hepimizin sınavı olacak. Fanatik duygularla oy kullanma lüksümüz yok. İnatla geçmişin hatalarıyla yaşamaya devam mı edeceğiz, umutla geleceğe mi bakacağız? Nasıl bir Türkiye istediğimize karar vereceğiz.”