Darbe; Bir Milletin birlik, beraberlik kardeşlik ve kalkınmışlığının belli unsurlar nezdinde oluşturduğu korku ve rahatsızlık üzerine, yine aynı unsurlar tarafından kurgulanan ve yerli işbirlikçilerince de uygulanan adi bir kumpas girişimidir.
Darbe;
Devletin, Milletin ve Siyasi İradenin doğal işleyişi içerisindeki gelişimine kota koymaktır..
İşte 28 Şubat Post Modern Darbesi de bu darbelerden biridir.
Rahmetli Muhsin Başkan 28 Şubat Darbesinin o en hararetli günlerinde;
“Ordu bizim gözbebeğimizdir, ancak "Namlusunu Milletine Çevirmiş Tanka Selam Durmam"
Demekle;
Meşru olmayan bir Darbe girişimine karşı akıl ötesi bir sivil itaatsizlik örneği ortaya koyacak, milletimizin hissiyatına tercüman olacaktı..
Böylelikle daha o günlerde, o günden sonra gerçekleşecek olan tüm darbe girişimlerine karşı kararlı bir sivil duruş ortaya konulduğunda nelerde yapılabileceğine de ilham olacaktı..
28 Şubat Darbesinin hedefi Türkiye’yi Suriyelileştirmekti.
Bu fotoğrafı gören Muhsin Başkan, arkadaşları ile birlikte çok kararlı bir çıkış yapmış;
"Türkiye İran olmaz , Türkiye Cezayir’de olmayacak ama Türkiye 'nin Suriye yapılmasına da biz müsaade etmeyeceğiz!"
demek suretiyle de, bu günlerde yaşanan Suriye trajedisinin 24 yıl önce önünü kesmişti..
Bilindiği üzere 2006 yılında Muhsin Başkan, Suriye’ sınırımızdaki “Mayınlı Arazilerin 49 Yıllığına İşletilmesi karşılığında İsrailli bir firmaya temizletilmesi”girişimine şiddetle karşı çıkmış, 14 Nisan 2006 günü kalabalık bir partili heyetle bölgeye gitmişti.
Ülkenin bütün değerli varlıklarının yabancılara satıldığını, Şehit kanlarıyla sulanmış ülke topraklarının üzerinde yeni senaryolar yazılmasına izin vermeyeceklerini söylemekle kalmamış, yüksek sesle "Toprak vatandır, vatan namustur, namus satılamaz ve kiralanamaz diyerek Milleti bu oyunu bozmaya çağırmıştı.
Mart 2009 bir devlet yetkilisinin, Kürt sorunuyla ilgili ilerleyen günlerde çok iyi şeyler olacağını söylemesi,
Kuzey Irak için “Kürdistan” ifadesi kullanması,
"Kürt sorunu Türkiye'nin birinci sorunudur ve mutlaka halledilmelidir demesi manidardır.
2009 yılında Muhsin Başkanın Şehit edilmesinden hemen sonra;
Aradan daha bir ay bile geçmeden, Muhsin Başkan’ın kararlı çıkışı sayesinde askıya alınan “mayınlı araziler konusu” yeniden meclis gündemine getirilmiş 91 muhalif oya rağmen 255 oy ile yasalaşmış olması oldukça manidardır!!
Birkaç ay geçmeden Oslo görüşmeleri olarak adlandırılan (Devlet-PKK) görüşmelerinin yapılması, dolayısı ile sözde demokratik açılım sürecinin yani çözüm sürecinin başlatılması ise çok çok manidardır.
Ve sırasıyla Peşmerge adı altında terör örgütü mensuplarının Türkiye üzerinden Suriye’ye geçiş güvenliğinin ve siyasi örgütlenme şartlarının sağlanması çok daha fazla manidardır..
Bu gün gelinen noktada Özelde Suriye'de genelde ise Ortadoğu'da ve sonunda Türkiye'ye kadar dayanacağı iddia edilen bir "" projenin"" hemen yanıbaşımızda geliştirdiği sıcak teması hep birlikte yaşıyoruz.
Küresel İktidar tarafından;
“Ya Rejimler Değişecek Yada Haritalar” diye yola çıkılan, ancak her ne kadar rejim değişikliği ekseninde yol alınıyor gibi görünse de özünde bölgede haritaları şekillendirmek niyeti taşıdığı bilinen malum projenin (BOP) yol alış şekline bakıldığında epeyce mesafe alınmış görünüyor.
Evet aslında bir bakıma çözüm süreci hedefine ulaşmış nerede ise hiç silah kullanılmadan Fırat’ın doğusu PKK’ya teslim edilmişti.
Temelde “Büyük İsrail Devleti Projesi” olarak ihale edilmiş olduğu düşünülen bu projenin önündeki en büyük engelken amansız bir suikasta maruz bırakılmak sureti ile şehit edilen Muhsin Başkan'ımı bir kere daha rahmetle ve minnetle yad ediyorum.
Hangi partiden cemiyet yada cemaat dan olursa olsun milletim insanlarını bu hususlarda uyanık ve müteyakkız olması gerektiğini bir kere daha hatırlatmakta yarar görüyorum.
Vatan için can veren ne ilk kişidir nede son kişi olacaktır Şehit Muhsin Başkan.
Bir kere daha hatırlanmalı ki "Toprak vatandır, vatan namustur"
Muhsin Başkan'a ve dahi tüm şehidi şühedaya yapılabilecek vefa;
Olsa olsa onun ve onların vatan, millet ve inanç davasını anlamak ve sürdürmek kararlılığını gerektirir.
Muhsin Başkan'ı anlamak onun durduğu yerde durmaktır.
Muhsin Başkan'ı ve tüm şehidi şühedayı anlamak gerektiğinde onlar gibi ölmeyi göze almaktır..
Gerisi lâf-ı güzaftır.
İnanıyorum ki;
Ne Türkiye'de nede Suriye'de tezgahlanan bu kirli oyun tutmayacak, gerçek Muhsinler var oldukça ki vardır, illaki bu oyun bozulacaktır..